Öne çıkan

geçtik.

…incindik evvela, sonra kırıldık, daha sonra parçalandık. Çok sonra ise dağıldı parçalar toplayamadık. Rüzgarında marifeti bu ya izlerini de sildi…

Şimdi yeniden yaratılışın o mayası tutar mı dersin. Tanrı hala bizi seviyor ve gözetiyorsa, o en güvenilir rehber olabilir.

Yeni bir şey inşa ederiz oraya sığınır başka duygular ile bu kez hiç duyulmamış hikayemizi yazarız. incinmenin kıyılarından dahi geçmeden hep ileri daha ileriye bakarız göğün rengi çok güzel. bastığın toprak sıcacık sen içinde sevgiyi barındır her şey yeni baştan yazılır….

serin sular serpilir… çünkü geçtik o yangın yerinden çünkü artık har’da bizimle kor’da kim korkar yanmaktan…

biz Tanrı’ya sığınırız yeni baştan o yaraları saran ve bizi kucaklayandır evvela…

Ada’dan Esintiler…

Beni varlığı üzere düşündüren bir canlıdır kaplumbağa. Dünyada kapladığı alan çok ama çok küçük. Döngüyü en az yoran en az meşgul eden bir yapıya sahip. Dünya için sabrı ve yaşam gücünü temsil ediyor.

Birçoğumuzun ihtiyaç duyduğu şeyi sergiler.  Aslında ihtiyaç duyduğumuz ama yapamadığımız ‘’kabuğuna çekilmek’’  İşte bu ifadenin çıkış noktasıdır kaplumbağa.

 Tehlike anında, hoşa gitmeyen bir durumda, güven duymak istediğinde,  uyumak istediğinde, yalnız kalmak istediğinde evinde hayatla bağını izole eder.

Sanılanın aksine hızlıdır da ama mizacına yavaşlık yerleşmiştir ona bakınca sabrı görürüz.  Neden ne için bu kadar telaş deriz?  Sonra çok temiz beslenir direk topraktan harika bir sistemi vardır aldığı gibi gönderir doğaya!

Kış uykusuna bırakır kendini ve yaşam orada sabitlikle devam eder. Ne güzel değil mi bakın bu yine çoğumuzun arzuladığı şey. 

 O benim gurum, ona bakınca büyük felsefeleri büyük bilgelikleri görüyorum. Mitolojide, hikâyelerde, kıssadan hisse sözlerde de çok büyük yere sahip. Oralar çok uzak gibiydi ama şu an çok yakınımda çok daha benimle daha gerçek daha samimi…

 Öğreneceğim çok şey var ondan…

Şimdi size sevgili dostum Ada’yı tanıtayım. Ona bir doğa yürüyüşünde rastladık, aslında öncesinde başka bir kaplumbağa çıktı yolumuza ama o büyüktü. Ben yine o dileğimi sesli söyledim. ‘’Allah’ım ne olur karşıma yavru bir kaplumbağa çıkar ve onu sahipleneyim.’’

***Sahiplenmek derken, doğadan koparılan ve evlere hapsolunan canlılara hep eleştirel yaklaşmışımdır. Benim avantajlarım var bakir bir coğrafyada yaşıyorum, evim bahçeli, sokağımda park var. Ben onu çok rahat daha büyük kırlara ulaştırabilirim. Gereken tüm bilgileri araştırıyorum. (dahası yazıda)

Neyse biz zorlu dağ yolundan indik artık telefonumda çekmeye başladı ki çaldı. O sırada kardeşim ay ablaaaa bakkk dedi ve gördüm onu. Önce şaşkın, sonra heyecan derken panik aldım hemen elime. Birde baktım keneler sarmış küçücük bedenini ((daha önce yetişkin bir kaplumbağada cımbızla kene temizleme tecrübem var)) konuya hakim olarak onu onlardan kurtarmak istedim. Cımbızım yoktu tabi cüzdanımda taşıdığım tırnak makası aklıma geldi. Onun minicik törpüsü ile giriştim işe yazık bizimki şaşkın ama rahatlamış elimin altında. Dedim kenelere de üzgünüm sizi hayatınızdan ediyorum 😦

Biraz durakladık orada ne yapmalıyım. Duama cevap geldi. Çıkmıştı karşımıza karar vermek zorunda idim.

 Ve şunu yaşadık onu elime alıp sordum seni yanımda götürmek istiyorum benimle gelir misin? Cevap; gözlerini açıp kapadı.

Sonra tekrar sordum bak seni ait olduğun buradan götürünce üzülmeni istemem kalmak ister misin?

Cevap; hiçbir tepki yok.

Yola koyulduk. Eve gelene kadar üç kez işedi üzerime onu bağrıma basmıştım. Evde şok etkisi. Neyse araştırmalar henüz yaşı ve cinsiyeti belirlenemedi. Çünkü daha belirginlik yok hepsi tahmin.

 360 gram… çilek yemeyi seviyor, kısık sesle konuşmam daha çok hoşuna gidiyor. Ilık suda yıkandıktan sonra turlamayı seviyor sanırım vücudunu ısıtıyor…

Ada’dan  esintiler şimdilik böyle…

biz

Yolunuz buralara düşerse çileğinizi kapıp gelin 🙂

KÜÇÜK ŞEYLER

Bütün her şeye katlanmam, hayatı seviyor olmamdan. Evet, yaşamı sevdiğim için bütün olumsuzlukları görmezden geliyorum…

Görmezden geliyorum derken bakın burası çok önemli. Görmemek , görmemeye çalışmak meselemiz bu. Çiz hayat resmini ve hep onun üstüne kur yaşamını. Kalem çalsın başkaları silsin, hatta karalasın mühim değil. Sen kendi resmini gör. Lütfen sadece çizdiğin resmini gör…

Bozmayınız dengemizi… seyrinde her şey…

Küçük şeylerde çok büyük heyecanlar duyuyorum ve seviyorum kendimi, seni, yaşamayı birlikte yaşamayı…