-Doymadın be kardeşim okumaya, şuraya geliyoruz iki laf edilmiyor.
–Affet ağabey, öğrendiklerim henüz iki laf etmeye yetmez.
–Soytarıya bak laf cambazlığına başlamış.
-Esaslı cambazlık kitaplarda okumak istersen.
–Ne yazıyo lan o kitaplarda…?
–Diyor ki;
”Gel biz bir kabukta iki badem içi olalım.(Sadi Şirazi)” Bakar mısın arzuya ? Sonrası sitem; ” Biz konuşurken sen kaç kez gökyüzüne baktın. Sevgili veriyor cevabını benim gökyüzüm sensin…”
–Bunların ki mecazi aşktan sen birde ilahi aşkı gör, yani kitaplar yazmış…
”Sen hiç Zakkumdan bal yapanı gördün mü? Bakıyor şaşkın yok verecek cevabı ekliyor soran, ben gördüm Mevla’dır Mevla...” Sayfa aralanmadan, kapı tıklanmadan, ilk lokma yutulmadan ilk adım atılmadan ne olacağını nereden bilirsin? Sen bilemezsin sorar kim bilir? Kaderi yazan ! Özünü keşfetmeyen yolunu bulamaz diyor. Nedir o öz ? Mana kalır suret değişir, manadır öz...
”Kalbin sevgi ile doluyken kine yer bulamaz, bulduğu vakitse solar teninin erguvan rengi. Kin adamı önce soldurur sonrada öldürür.” İlavesi var, ”Asla zahmet etme zaman daha iyi öldürür.” Yani kinden güçlü imiş zaman.
–Hakkın sözü bunlar biraz ağır gibi.
-Dünya lisanı var misal derler ki;
”Evrene entegre olmak zorundayız. Doğada iki tür çözülme vardır, fiziksel ve kimyasal. İnsanda da bir dıştan bir içten. Üçüncü seçenek yoktur mesela…”
–Ben bundan bir şey anlamadım oğlum.
–Bende anlamaya çalışıyorum ağabey üstüne düşünmek gerek tabi. Belki bunu anlarsın.
”Hiçbir şey öğrenmeden çektiğiniz acı boşuna çekilmiş bir acıdır.”
-Tabi benim acılarımdan öğrendiklerim var.
–Ne mesela ?
”Ok gibi dik iken yay gibi büker acı seni ”
-Bu sözümü öğrendin?
-Yok bunu ninem derdi benim anladığım her zaman ok gibi olmuyor insan e, yayda da kalmıyor hani.
–Güzel ağabey, bir felsefen var yani.
–E çok şükür.
–Bak bende şunu severim; ”Değişmez sanma sakın, her şey değişir, değişim ihtiyaç değil zorunluluktur, kontrol değil akıştır...”
-Niye değişelim oğlum insanın rengi de belli olmalı hani.
–Mesele renk değil ağabey hayatın ritmine fikirlere katılmak , olduğun gibi kalmamak.
”Nazım’ı okuyan komünist, Nietzsche okuyan ateist, Virginia okuyan feminist olmuyor. Arabesk dinleyende isyankar. Biraz açın zihninizi…”
–Benim burada anlamadığım isimler oldu .
-Normaldir, yabancı isimler var bunlar düşünce insanları evrensel dille konuşmuşlar onun bunun demiyorlar herkesin diyorlar yazdıklarına .
–Arabeskte dinlerim o ayrı.
( Gülüşmeler )
–Kitapların dünyası böyle ağabey .Bir kitap olsaydın ne olurdu vurucu cümlen?
–Hani şu kamyon arkası yazılar gibi mi?
–Olabilir ne yazardın, ne demek isterdin?
”Kaderime değil de Vallahi şu feleğe hesap soracağım, talihimi döndürmeyen feleğimdir.”
–Sağlam laf ettim demi?
–Kitapta olsa tutardı bu söz.
–İyi ya bizde de bir şeyler var.
–Şimdi sana diyeceğim, sen bir cümle değil de destan yazarsın gibi.
-Yok ağabey benimde bir cümlem olur ve o beni özetler;
”Başkaları için olan her şey başkadır. Aslonan ise senin için olandır.”
–Pek bir şey anlamadım ama sen dediysen .
-Herkesin her şeyi anlaması gibi kaygım yok.
”Yükün hafif ise çabuk varırsın menzile.”
– Senin olayın bu. Biz kendi halimize yanalım.
”okudukça büyüyor sorgu’m…”
🤔 Oooo hayli sıkı cümleler. Bayıldım. 💎💎💞
BeğenBeğen
Teşekkür ediyorum, uzun zamanın sancısı ancak böyle ifade edildi (:
BeğenLiked by 1 kişi
O uzun zaman iyi ki geçmiş 👍😊💞
BeğenBeğen
Güzel iyi ki ‘lere o halde 😉
BeğenLiked by 1 kişi
💎💎💎
BeğenBeğen
Tüm bu alıntı ve diyaloglar sizden mi? Çok hoşuma gitti yazının bütünü.
BeğenBeğen
Evet bana ait. Okur’un değer görmemesi beni hep rahatsız etmiştir. Burada biraz sitem biraz aydınlanma var. Beğenmenize sevindim.
BeğenBeğen