Bir oyun keşfetmiştim. Güven sitesi no 26’da o zengin, akıllı, paylaşımcı üstelik hiç de şımarık olmayan R.’nin evinde…
Çocuktuk o bizden daha çocuktu. Biz bahçıvanın kızları… O öğretmen anne, avukat babanın kızı. Annem hep silik bir karakter olarak sürdürdü varlığını. Bahçıvanın kızları idik sadece. Annem kısmı uzun bir boşluk. Annem neden öğle saatlerinde uyanırdı? Biz neden hep makarna ve hazır çorba yerdik? Saçlarımız yağlanır, öteki çocukların yanında neden bir tuhaf kokardık?
Annemle babam hiç konuşmazlardı. Konuşamayan insanlar iyi sevişemezlermiş. Öğrendim bunu 20’li yaşlarımda. Yani onlar birbirlerini hiç sevmemiş öyle mi? Çünkü sevişmek, sevmekten türer. Sevmeden biz nasıl dünyaya geldik acaba? Ne tuhaf sorularım var muhataplarımda, ya cevaplar? Neyse ben ne anlatıyordum. Ha şu oyunumuz.
R.’lerin evi hep tertemizdi. Haftada 3 gün o güleç yüzlü abla gelip temizliyordu evlerini. Üstelik ara ara R. ile oyunlar da oynuyordu. Onları seyrediyordum. Kardeşimle bana selam verirdi hep.
-Ne haber kızlar? Oynamaya gelmiyor musunuz ? Nedense hatırlarım o ablayı hala evleri temizlemeye gidiyor mu?
R. ile oyun oynayalım diye bizi çağırırlardı. Giderdik. Çok severdik oraya gitmeyi. Bir oyuncak dükkanı idi evleri. Bu kadar oyuncak onun için alınmıştı. Biz iki kardeştik avuç içi kadar ya vardı ya yoktu oyuncağımız. R.hep bir şeyler yerdi bizle de paylaşırdı. Çoğu şeyi ilk o evde yedim dersem yalan olmaz.
Sonra bir gün R. oyuncağını kaybetmiş, hadi bulun bulana ödül var dediler. Ödül heyecanlandırdı. Kardeşim farkında değildi. R. İse sızlanıp duruyordu e iş bana düşmüştü. Bulduk. R. küçük parmak oyuncakları çok severdi. En çok onlarla oynardı. Ama ne diye yığınla kocaman bebekleri oluyordu, hayatımda ilk ve son kez o evde göreceğim çılgın oyuncaklar.
Ödülümüzü sordular. Barbie bebek dedik. Çünkü hiç ambalajından açılan bir Barbie bebeğimiz olmamıştı. Her nedense nasıl bize ulaştığını bilmediğim bebeklerimiz kirli, kolları, bacakları kopmuş, saçları bizim saçlardan daha kötü idiler…
Ambalajında iki barbiemiz oldu. Günlerce yetti bize sevinci, nasıl mutlu oynadık. Sonra başlattım oyunu… Aslında fikri veren onlardı kim ödül almak istemez ki?
Belli aralıklarla R.’nin oyuncakları kaybolmaya başladı. Koydum ve buldum. Büyük küçük ödüller derken çok eğleniyordum. Sonra Anneanne fark etti beni. Masum kalmaya çalıştım yinede sürdürdük…
R.’lere bir muhabbet kuşu alındı. Bizimde olsun çok istedim. Günlerce ağladım babama. Bizim Kırlangıçlarımız var muhabbetten güzel öter dedi avuttu beni. Arka bahçemize dut ağacının dallarına konuyorlardı ara ara, çok zor denk getiriyordum. Sevemiyordum.
Dayanamayıp sordum nasıl güzel ötüyor, size kendini sevdiriyor hiç kaçmıyor diye. Anneanne biz ona güzel yemler yediriyoruz o da bize teşekkür ediyor dedi.
Kuş ne bilirmiş teşekkürü dedim. Öyleyse ben de kırlangıçları beslerdim o zaman belki kendilerini sevdirirlerdi. Ama nasıl hangi yem ile?
Oyun oynamak geldi yine içimden. Ama bu ötekilerinden biraz farklı idi. İz sürdüm öğrendim yemlerin yerini. Uzun çubuğa takılı olanı çok seviyordu bu muhabbet kuşu. Çok değil ondan iki tanesini aldım kıvırıp koydum atletime. Sonra oyuna daldık unuttum gitti onu, meğer her hareketimle bir bir dağılıp dökülmeye başlamış bunlar…
Yakalandım.
Çok acı oldu hem de. Muhabbet kuşu yemi çalmanın cezası her ne ise onu verdiler bana.
Barbie ile oynamadım hatta küstüm onlara, R.’lere bir daha hiç gitmedim. Kırlangıçları beklemedim. Parmak oyuncaklardan nefret ettim. Babama küstüm. Bir mühür gibi taşırım o tokadını hala. Kardeşime ilk yalanını söylettim. Annem daha uzun saatler uyudu. Saçlarımız, tenimizin kokusu önemini yitirdi, biz bize pek kokmuyorduk çünkü.
ege hikayesi mi 🙂
BeğenBeğen
Ege kıyısından (:
BeğenBeğen
nasip olmadı o kıyılar.istanbulda da çok kıyı var
BeğenBeğen
Hayat bu belki bir gün…
BeğenBeğen
neden olmasın 🙂 güzel-tembel-umutlu bir cevaptır
BeğenBeğen
neden olmasın.haklısın.seve seve eşlik ederim
BeğenBeğen
Umut iyidir içinde.
BeğenBeğen
yaşama tutunmak için umut şart.denk gelmek konuşmak anlatmak dinlemek lazım
BeğenBeğen
Yolunuz düşerse neden olmasın..
BeğenBeğen
nereyeyolum düşse olur mesela.
ege dediğimiz kıyılarda uzun kıyılar.nereye düşmemiz gerekiyorsa bilelim yalnızlıkmarmelati:)
BeğenBeğen
yolumuz düşersede.şöyle bir şey var.toplumsal kalıplar.düşünce şekilleri kalıplaşmış.herşey bir etikete sahip.
tekrardan kendimi ve kendini ifade etmen gerekecek.yorucu-heyecanlı-sıkıcı bir davranış olabilir belli bir süre sonra insana.
BeğenBeğen
Burdan çıkan bu yorumu pek anlamadım
BeğenBeğen
ben anlatamamaşım.yeni bir insanla tanışma evresinde yaşanılabilecek sıkıntıları anlatmaya çalışmıştım.becerememişim
BeğenBeğen
Aslında orada doğallık devereye giriyor en güzel tanışma ve kaynaşma şeklidir o.
BeğenLiked by 1 kişi
doğru.doğallık önemli.istanbul da çok karşılaşmasakta.hatırlıyorum doğallı.
BeğenBeğen
İstanbulu bende bilirim 8 yıl kadar yaşadım.
BeğenBeğen
bunu yaşadın mı 8 yıl içinde
BeğenBeğen
Yok Avrupa ile deneyimledim,Asya ile tanışmadım hiç
BeğenLiked by 1 kişi
avrupada fena değil aslında..aktiviteden uzak mutlu mesut bir ortam düşünebilirsiniz.mailiniz aktif mi
BeğenBeğen
Aktif (:
BeğenBeğen
o aktifse..ozamn ordan da birşeyler olabilir.
orada doğallık devreye giriyor en güzel tanışma ve kaynaşma şekli o.
BeğenBeğen
şişli iyiydi osmanbey 20 li yaşlarda.şimdi maltepe kafası.30 ve sonrası..sahil ve lokal hayatlar yaşıyorum.çok büyük kalın keskin çizgiler var bence avrupa ve asya arasında
BeğenBeğen
Kısa roman gibi olmuş 👏🏻👏🏻
BeğenLiked by 1 kişi
Olaylara şâhit oldum uzun süre yazsam daha neler var çocukluk işte… güzel yorumuna teşekkürler (:
BeğenLiked by 1 kişi
Ne fena, daha çocukken küsmek yaşamaya… o yağlı saçları okşamak geçti içimden… Özlemişim seni okumayı.. 💗
BeğenBeğen
Canım teşekkürler, ben de yazarken duygulardan duygulara geçtim.
BeğenLiked by 1 kişi
Seni okumayı seviyorum, daha çok yazarsın umarım… 🙂
BeğenBeğen
Ya çok hoşsun teşekkür ediyorum canım😉
BeğenLiked by 1 kişi
🙂
BeğenBeğen